Tarihi Yarımada’da Hipodrom’da yer alan Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Türk ve İslam sanatı eserlerini topluca kapsayan ilk Türk müzesi. Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nde açılan son müze olma özelliği taşıyan Türk ve İslam Eserleri Müzesi, yerli ve yabancı turistleri kendine çekmeye devam ediyor.
Cumhuriyet’in ilanından sonra, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi adını alan “Evkâf-ı İslâmiye” (İslâm Vakıfları Müzesi) ilk kez 1914 yılında Süleymaniye İmaret Binası’nda ziyarete açıldı.
Müze daha sonra, 15. yüzyıl sonunda inşa edilen ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde tamir edilip sadrazam sarayı olarak kullanılmak üzere İbrahim Paşa’ya tahsis edilen İbrahim Paşa Sarayı’na taşındı.
Dünyanın en zengin İslam sanatı koleksiyonuna sahip olduklarını söyleyen Türk ve İslam Eserleri Müze Müdür Yardımcısı Murat Bozcu, “Böyle düşünmemizin sebeplerinden birisi mesela, Konya Alâeddin Camii’nde keşfedilen, burada Anadolu Selçuklu alanında sergilenen ve dünyada başka hiçbir yerde olmayan büyük oranlarda korunmuş 9 tane Selçuklu halısı var. Yünden yapılan organik malzemenin 800 yıl gibi bir süre zarfında korunması bir mucize.” diyerek böylesine eşsiz bir mekânın dünyada herhangi bir yerde bulunma olasılığının bulunmadığını söyledi.
Bozcu, “Ziyaretçiler müzede sadece Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni değil İslam Tarihi içinde yer alan Emevi, Abbasi, Endülüs, Fatımiler, Memlukler, İlhanlı, Timur, Memluk, Safavi ve Eyyubiler dönemine ait eserleri görme imkânına sahipler.” dedi.
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde halı, el yazmaları, ahşap, taş, cam-maden-seramik eserler, Mukaddes Emanetler ve etnografya bölümleri bulunuyor.
Müzenin ikinci katında bulunan odaları gezerken sergilenen İslam devletlerine ait eserlerinin üzerinizde bıraktığı etki geçmeden kendinizi önce Mukaddes Emanetler bölümünde daha sonra 800 yıllık Selçuklu halılarının sergilendiği odada buluyorsunuz. Divanhane kısmını da gezdikten sonra buradan merdivenlerle birinci katta bulunan etnografya alanını gezebilirsiniz. Müzenin girişinde aynı zamanda Hipodrom kalıntılarını görüp fotoğraf çekebileceğiniz bir alan da mevcut.
Müzede yer alan Mukaddes Emanetler bölümünden de bahseden Bozcu, “Peygamber Efendimizin, Kadem-i Saadet olarak tanınan ayak izi ve Sakal-ı Şerif olarak bilinen sakal telleri ile maden, cam ve seramik eserleri Mukaddes Emanetler Bölümü’nde sergiliyoruz. Burada ayrıca Hz. Osman’a ve Hz. Ali’ye ait olduğu rivayet edilen Kur’an- ı Kerim de sergileniyor.” diyerek ayrıca ilk Türkçe Kur’an-ı Kerim mealinin de müzede sergilendiğini ekledi.
Bu sene içerisinde Haziran ayında açılan Etnografya bölümünden de bahseden Bozcu, “19. yüzyılda İstanbul etnografyasını anlatan kalıcı sergide mekân canlandırmaları ve silikon eserler bulunuyor. Bu bölümde 320 orijinal eser ilk defa sergileniyor. Kahve, hamam, kadın giyimi, konak yaşamı, hattat, karagöz ve Kapalıçarşı gibi konulara ilişkin ait kapsamlı koleksiyonları sergiliyoruz.” dedi.
Etnografya bölümünde sergilenen orijinal eserlerden özellikle “İstanbul Manzara-i Umumiyesi” yazan ipek hereke halısı, Hidayet Gülen’in “Karagöz” koleksiyonu, Osman Hamdi’nin bir tablosunda çizdiği kıyafet ve başka bir tablosunda fonda kullanıldığı cüz muhafızı mutlaka görülmesi gerekenlerden.
Bozcu, yerli turistlerin kendi tarihlerini daha iyi öğrenebilmeleri; yabancı turistlerin ise kültürümüzü ve dini inancımızı daha iyi anlamaları adına müzenin mutlaka ziyaret edilmesi gerektiğini söyledi.